Ütüleme Lazer epilasyonda etki ve ağrısızlık, atış süresi ve atış araları ile ilişkilidir. Kısa aralarla düşük güçlü atışların başarısı, tamamen bu sürelere bağlıdır.
Soprano’nun ütüleme lazer epilasyon teknolojisinde saniyede 10 atış yapılıyor. Bu, her 100 milisaniyede 1 atış anlamına gelir.
Soprano’nun lazer atışları 20 milisaniyedir. 20 milisaniyelik atışlar, “uzun pals” kategorisine girer.
Bu teknik aşağıdaki şekilde şematize edilebilir:
20 ms uzun pals, selim bir atıştır. Epilasyonda tüm lazerler kısa palslarla başlayıp daha uzun pals yapabilen lazerler çıktıkça uzun palslar tercih edilir oldu. Çünkü epidermise karşı daha selim bir davranış gösterdiği farkedildi. İlk çıkan 5 milisaniye palslı ruby laserlerin, zamanında uzun palslı olarak nitelendiği literatürde görülebilir.
Termokinetik seçicilik, atışların hedefin termal relaksasyon süresinden kısa, komşu dokularınkinden uzun olmasını gerektirir.
20 milisaniyelik atış, ince yapılı epidermisin termal relaksasyon (ısı kaybetmeye başlama) süresinden uzundur. Bu nedenle atış bitmeden epidermis ısı kaybetmeye başlar. Böylece 20 milisaniye atışlar, epidermise agresiviteyi azaltır. Böylece de ağrı ve yanık gibi yan etkiler azalır.
Buna karşın bu süre kılların termal relaksasyon süresinden kısadır. Kıllar atış bitmeden önce anlamlı derecede ısı kaybedemeyecek kadar kalındır. Bu suretle termo-kinetik seçicilik sağlanmış olur.
Gelelim aralara. 20 milisaniyelik lazer atışı kesildikten sonraki 80 milisaniye aralıkta epidermis ince olduğundan hızla soğur. Ütüleme probu zaten soğutmalıdır. Sürekli temas halinde olduğu epidermisin ısısını hemen alır. Böylece verilen 80 milisaniye arada epidermisin sıcaklığı, atıştan önceki dereceye çok yaklaşır.
Bu 80 milisaniyede kıl folikülü ısısını önemli ölçüde muhafaza eder. Çünkü epidermise göre kalın ve deri içine gömülü, yani muhafazalıdır. Böylece ikinci, üçüncü ve izleyen atışlarda kıl gittikçe ısınırken, epidermiste masaj rahatlığı veren hafif bir ısınma olur. Çoğu hastada rahatsızlık verecek dereceye ulaşmaz.
Yine de bu teorik öngörülerin, defalarca yapılan deneylerle testten geçirilerek, etkili olduğunun tamamen ortaya konması gerekir. Patent başvuruları, bunun sağladığı güvenle yapılır. Ardından usulüne uygun araştırma protokolleri hazırlanarak bilimsel araştırmalar tamamlanır ve sistemin işlerliğini gösteren FDA belgesi ve benzeri belgeler çıkarılır.